Büyümenin Hızı Cesarete Bağlı | Sabah Gazetesi
Desos’un Yönetim Kurulu Başkanı Cemaleddin Işıkçı, genç bir şirket olmalarına rağmen dünyada ve Türkiye’de ‘en iyiler’ arasında yerlerini aldıklarını açıkladı. Işıkçı, hızlı büyümelerini ise cesarete bağlıyor.
Kendinizden bahseder misiniz?
1955 Cizre doğumluyum. İlk ve ortaokulu orada okudum. Cizre’de lise olmadığı için Ankara’ya geldim. Burada Kimya Meslek Lisesi’nde okudum. Lisenin ardından yaklaşık 1 yıl devlette çalıştım. Daha sonra Eczacıbaşı Holding’e bağlı ABS Alçı ve Blok Sanayi’nde göreve başladım. Yurt dışına eğitime gittim. Döndükten sonra inşaat piyasasında revaçta olan saten alçı ve perlitli sıvayı yaptım.
BANA İNANMADILAR
Saten alçıyı Türkiye sizinle tanıdı diyebilir miyiz?
Fransa’dan döndükten sonra başka amaçla kurulmuş Alçı Fabrikası’nın bu gibi ürünler de üretebileceği konusunda yöneticilerimi zor da olsa ikna edebildim. Bana yaklaşık 1.5-2 aylık bir süre verdiler. Çünkü böyle bir şey olabileceğine kendileri de inanmıyordu. ‘Nasılsa olmayacak’ diye düşünüyorlardı. Bir ay sonra şimdiki adı saten alçı olan malzemeyi yaptım. O 30 günlük süre içinde çok büyük psikolojik baskılar gördüm. Bu kadar kısa zamanda bir şeyler yapmak çok zordu. Yüksek sıcaklıklarla pişirilen bu ürünü benzer teknolojiyle ilk defa Türkiye’de çok düşük sıcaklıkta pişirilerek yaptık.
Sonra ne yaptınız?
Bugün bu sektörde kullanılan sıvalar dünyada ‘Türk sıvası’ olarak adlandırılıyor. Bu üretimi yaptığım firmada 7 yıl çalıştım. Sonra alçı plaka üretmek için kurulan Tepe Grup’a geçtim. 4.5 senenin ardından kendi fabrikamı kurdum. 2001 krizinde fabrikayı satmak zorunda kaldım.
Desos’un kuruluşu nasıl oldu?
Profesyonel bir gözlükle, daha iyi ve yüksek kapasitede üretim yapmak adına fiber beton işine yöneldik. İnşaat sektörüne prekast cephe giydirmeleri konusunda hizmet veriyoruz. Yurt içi ve yurt dışında birçok otel, hastane, iş merkezi, konut, alışveriş merkezi, okul, cami gibi birçok yapıya imzamızı attık. Projelendirme, tasarım, detay, uygulama, üretim, üretim planlama ve yerinde uygulamaları üstlenip, teslim ediyoruz. Üretim için sprey ve premix sistem kullanılıyor. Bu sistemler, dünyanın önde gelen gelişmiş teknolojileri.
AR-GE ÇOK ÖNEMLİ
Büyümeyi düşünüyor musunuz?
Yurt dışında fiber beton üretim tesisi isteyen müşterilere tesisler kuruyoruz. Mesela Özbekistan’a bir tesis yaptık. Ayrıca Türkiye’deki büyük bir inşaat şirketinin ihtiyacını karşılamak için Libya’da çok büyük bir tesis inşa ettik. Ancak savaş nedeniyle şu an üretim yapamıyor.
Bu teknolojileri uygulamak için iyi bir ekibiniz olsa gerek…
En önemli amacımız, daha çok kişiye istihdam sağlamak. Desos, bünyesinde barındırdığı mimar, mühendis ve teknik kadrosunun yanı sıra montaj ekibiyle her yıl büyüyerek yapı sektöründeki ismini daha da geniş alanlara duyuruyor. Firmamız kurulduğu günden itibaren AR-GE’ye büyük önem veriyor. Bu konuda çalışanlarımızı cesaretlendirdik.
AR-GE’yle ilgili ne söylemek istersiniz?
Hiçbir teknolojiyi yurt dışından transfer etmedim. Ben Türk insanın zekasının, aklının farklı olduğunu düşünenlerdenim. Bana göre Türkiye’deki temel problem çocuklarımızı cesur yetiştirmememiz. Bu konuda öğretmenlerimize büyük görev düşüyor. Teknoloji yaratmada inanılmaz korkuyoruz. Benim inandığım tek şey var aklım ve cesaretim.
Öğretmenlerimize çok büyük görev düşüyor
İnşaat sektörü nereye gidiyor?
Bu toplumun sosyal yapısıyla ilgili. İnsanların gelir düzeyi arttıkça beklentileri de artıyor. Şehirlerimiz ise kimliksiz. Bir şehrin mimari kültürü, onun dokusunu, yapısını, özelliklerini, mimari yapısını ortaya koyuyor. Eğer yoksa kolaylıkla erozyona uğratabilirsiniz. Temel olarak bütün olumlu şeylerin yanında bana göre milliyetçilik anlayışının Türkiye’de oturduğu yer çok iyi değil. Pekala bir belediye başkanı kendi estetik değerleri içinde, kendi düşüncesi ile harmanlayarak bir takım yapılar, birtakım yerler yapabiliyor. Ama bu yapılar, bu binalar, bu sistemler hakikaten dünyanın kabul ettiği mimari anlayışa uymuyor. Şehir konseyleriyle desteklenmesi lazım bunların. Bana göre bu tarz şeylerin kararını şehir konseyi vermeli. Seçilmiş olabilirsiniz ama ben bu şehirde yaşıyorum. Binaları yenilerken aslına uygun yenilemek şart. Şehir kültürünü binalara aktarmak çok önemli…
Cumhuriyet’ten günümüze kadar değişik dönemlerde yapılmış yapılar var. Bunların ruhunun aynı olması mümkün mü?
Her dönemin ruhunu yansıtan binalar ve mimariler mevcut. Mesela Kızılay’ın yenilenmesini çok isterim. Kızılay’ın geneline baktığımızda onar yıllık dönemlerle değişik mimariler gözümüze çarpıyor. Cumhuriyet dönemi binalarının karakteristik özellikleri farklı mesela. Bu renovasyonu yaparken o dönemlere uygun yapmak gerekir, yoksa hepsi aynı kalıptan çıkmış gibi bir yenileme söz konusu olursa tatil köyünden hiçbir farkı kalmaz. Çok güzel binalarımız var.
Seyahati seviyorum
Kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?
İş, ciddi vaktimi alıyor. Ama hayatın iş olmadığını da biliyorum. Seyahat etmeyi, özellikle farklı kültürler ve farklı mutfakları çok seviyorum.
Başka ne söylemek istersiniz?
Öğretmenlere, anne ve babalara buradan seslenmek istiyorum. Ne olur çocuklarımızı cesur yetiştirin, bizim kimseden bir eksiğimiz yok. Yeter ki motivasyonlarını bozmayalım. ‘Amerika’yı sen mi keşfedeceksin’ gibi sözler yerine, ‘Sen yaparsın’ diye cesaretlendirin.